06.12.2009 MURADOBA KATIRLI KAZANGÖL HAMİDİYE

Yağmurlu bir haftanın ardından pazar günü yağmur yağar mı ? sorusu ile düşünceli bir şekilde Muradoba köyüne hareket ettik köy içinde araçlarımızdan inerek havaya şöyle bir baktığmızda yürüyüşün başında yağmurun atıştırmaya başladığını görüp hazırlıklarımızı yaptıktan sonra umarız fazla yağmaz düşüncesi ile yola koyulduk.Parkurun başlangıcında Halil hocamız ve Ömer biraz patıkalardan yurudukten sonra dere geçişi yapmamızın daha iyi olacağı ve parkuru kısaltacağı düşüncesinde hemfikir oldular ve biz de onların önderliğinde yrümeye başladık. İyi ki de bu karara varmışlar parkur ekip ruhunu harekete geçirdi ve kendimiz ile birlikte yanımızdakini de düşünüp ortak hareket ederek su geçişlerini ve kaya tırmanışlarını geçekleştirdik yemek molamızı Katırlı ile Hamidiye arasında ki Kazangöl diye tabir edilen Hamidiyelilerin Kvab dedikleri şelalede yaptık herkezin ellerine sağlık Erhan bey patlıcan dolmaları harika idi.

Yemek molasından sonra yağmurun başlaması ve havanın soğuması ile Hamidiye köyüne doğru yöneldik yolda avcılar ile karşılaştık biraz sohbet ettikden sonra yola koyulduk tatlı rampa tabir edlen rampalardan birini daha aştıktan sonra Hamidiye köyüne hoşgeldiniz yazısını görünce ekip parkurun sonunda kendilerini bekleyen sıcak çayın yorgunluklarına nasıl çare olacağını birbirlerine anlatarak köy kahvesine ulaştı ve köylülerle yapılan yarım saatlik bir sohbetin ardından dönüşe geçti




fotoğraflar: Mehmet Gür
müzik: Loreena McKennit / The Mask and Mirror (1994) / 06. Santiago

Arjantin Tango

Bu dönem Arjantin Tango'yla çalışmalarına başlayan Dans Atölyesi Latin grubu, yaklaşık 2,5 aydır çalışmalarını son sürat devam ettirmekte. Elbette daha önceden sizlerle video paylaşmak isterdik ancak takdir edersiniz ki Arjantin Tango bu, öyle bir çırpıda öğrenilmiyor! Seyredeceğiniz ilk video, grup olarak öğrendiğimiz figürlerin sadece bir kısmının kombinasyonunu içeriyor. Hatasıyla doğrusuyla olabildiği kadar artık... 2. video ise eğitmenimiz H.Özay Bodur ve partneri Dilek Barış'ın, "bu iş öyle değil böyle yapılır" diyerek bize kapak olduğu videodur. İyi seyirler :)

Karagöl Hamidiye Yürüyüşü

Yine bir pazar klasiği doğayı ve sporu seven 30 kişilik bir ekip ile Gemlik'i saran dağlarda bulunan Karagöl ve Hamidiye köyü arasında 10km lik bir yürüyüş gerçekleştirdik.Yürüyüşün ilk dakikalarında gördük ki Karagölde hızla ilerleyen çalışmalar var çalışmanın sebebi göl yatağını genişletmek ve çevrede ki küçük dereleri bu göle doğru yönlendirip gölün suyunu kaybetmemek gölü ve çevresini Milli park alanı yapmak imiş ancak gölün eski halini görmek isterseniz alt tarafa bir bakın

Göl kenarında bir fotoğraf aldıktan sonra orman içi yürüyüşe başladık ekip orman içinde dolaşırken sonbahar renk cümbüşü ve yer yer mantarları gördükçe yüzlerinde mutlu ifadeler oluşmaya başladı aynı zamanda orman içinden çıktıktan sonra karşımıza çıkan tatlı rampayı bile şikayet etmeden çıktık ( bu arada rampa 75 derecelik bir rampa idi ). Rampa sonunda 15 dk lık bir çay molası ardından Hamidiye yoluna koyulduk parkur boyunca gördük ki küçük dereler ve su akıntıları hep yönlendirilmiş ve belirli yerlere toplanmış boşa akan su bulunmamakta ayrıca yol üzerindeki bütün köylere DSİ nin yapmış olduğu 350-400 tonluk sulama havuzları bulunmakta oldukça iyi bir çalışma kanımca.Yolun sonuna geldiğimizde Hamidiye köy kahvesinde sıcak çaylarımız hazırdı bu arada çaylar için Hamidiyelilere teşekkürler.

Müzik:Loreena McKennitt (1991) The Visit 07 Courtyard Lullaby
Fotoğraf: Mehmet Gür

08.11.2009 Delmece Yaylası Hayriye yürüyüşü



Güzel bir günün başlangıcını sabahın ilk ışıkları ile buluşma yerimizde yaptık ve ardından Delmece Yaylasına doğru hareket ettik yaylaya vardığımızda yaz kış yaylada kalan Cemil ve Ali dayının yaylayı zıyarete gelenleri karşılamak için sesini yaylanın dörtbir tarafından duyabileceğimiz şekilde açtığı bir Müzeyyen Senar parçası kulaklarımızın pasını attı ve küçük Delmeceye doğru hareket ettik, Kısa bir yürüyüşten sonra ilk noktaya vardık bir iki fotoğraftan sonra sevgili Rıdvan ın liderliğinde Karlık yaylası diye tabir edilen bölgeye doğru orman içinden ilerlemeye başladık yaklaşık 1 saatlik yürüyüş ardından ikinci noktayada ulaştık , çıplak göz ile görülesi manzarayı göremeyenler için ölümsüzleştirdik ve ardından bir ekip fotosu aldık bu arada çay molamızı da verdik sonrasında Aldere istikametine yöneldik uzun ve güzel bir yürüyüş esnasında orman içinde seyreltme çalışmaları ve yol çalışmaları yapmakta olan işçiler ve çobanlar ile sohbet edip yemek molamızı verdık caylarımızı içip sondurağımız Hayriye köyüne doğru yola koyulduk köye vardığımızda kimimizin poşetinde mantar kimimizin poşetinde dağ çileği vardı köy kahvesinde içilen sıcak çaydan sonra dönüşe geçtik katılımcılara teşekkürler


muzık:Loreena Mckennett (1999) Live in Paris & Toronto 1 05 Highwayman

fotoğraflar: Mehmet Gür

25.10.2009 Güneyköy - Kurtköy Yürüyüşü

Daha önceden almış olduğumuz karar ile Güneyköy Kurtköy parkurunun startını pazar sabahı saatlerin geri alınması uygulamasına denk gelmesiyle tedirginlik içersinde 8:30'da iskele meydanında verdik 2. aracın dolmaması birinci aracın yetersiz kalmasıyla servis sağlayıcımız Sinan arkadaşımız 25 kişilik aracını getirerek bizleri rahat bir yolculuk ile parkur başlangıcımız olan Güneyköy'e ulaştırdı. Burada bizleri karşılayan rehberimiz Ahu hanımın önderliğinde yola koyulduk Beşpınarlar mevkiine doğru orman yolundan ilerleyerek Sarıkaya mevkiine geldik ve burada yol kenarında yemek molası verdik , çaylarımızı yudumladıkdan sonra yönümüzü Karapınar'a çevirerek Sarıkaya'nın altındaki güneş düşmeyen dere yatağından sanki bir kanyonda yürüyormuşuz hissi ile Kurtköy alabalık tesislerine vardık. Bu tesilerden Kurtköy'e giden yolda aracımız bizleri alarak köye getirdi burada gün sonu çaylarımızı içtikden sonra rehberimiz Ahu hanıma teşekkür ederek Gemlik'e döndük.


Katılımcıların Kaleminden
Hasan Çelik affına sığınarak düşüncelerini paylaşıyorum


Arkadaşlar Hasan Çelik şimdiye kadar 2 yürüyüşe katıldı sonrasında daha önceki yürüyüşleri kaçırdığına pişman olduğunu beyan etmiş ve eklemiş, Bu güzel etkinliğin gerçekleşmesinde emeği geçen herkese tüm kalbimle teşekkür ederim. Bu etkinlik sadece yürüyüp, doğayı seyredip, biraz spor yapılan bir pazar eğlencesi değil, ekip ruhunu geliştirmek, koordineli hareket edebilmek, katılan kişilerin birbirini hatta kendini tanıması adına bir yol bitirme sınavıdır. Sınav her ne kadar abartılı gelse de daha uygun bir kelime bulamadım:)) yani demek istediğim , dereyi geçerken basacağın yeri secerken ,oynayan veya kayan taşı tespit edip geçmek kişisel başarıdır ama bu bilgiyi arkandan gelen arkadaşına aktarmak ve hatta bazen yardım etmek, kazasız belasız ekibin parkuru tamamlamasını sağlar ki bu yapılan etkinliğin ruhudur ve gerçek başarıdır. Bu konuda başarılı bir ekip olduğumuzu da eklemek istiyorum ve tüm yol arkadaşlarımada ayrıca teşekkür ediyorum (Handancım sıcak çay için sana biraz daha fazla teşekkürüm:)

Müzik: Loreena McKennitt\(1991) The Visit\Greensleeves

Fotoğraflar: Kezban Ataş & Ünal Özbostanlar

18.10.2009 SÜLÜKLÜ GÖL YÜRÜYÜŞÜ

Yoğun yağışlı bir gecenin ardından sabahın ilk ışıklarında 17 kişilik bir ekip ile yola çıktık. Ancak kafalarda şu soru işareti vardı acaba gittiğimiz yerde yağmur var mı?
Parkur başlangıç noktasına geldiğimizde hava günlük güneşlikti ekip fotoğrafını çektikten sonra yola koyulduk yürüyeceğimiz parkur milli park alanı ve yaklaşık 9kmlik hafif meyilli bir parkur, çıkış bizi yorduğu gibi kesin gidecek olanları da yoracaktır ama olsun, sonunda görülen güzellik herşeye değer.Yürüyüşü kelimeler ile anlatmak yerine görüntüler ile anlatmak istedik dolayısı ile biraz uzun bir sunum oldu:)

Müzik:(Loreena McKennitt (1994) The Mask and Mirror\ Ce He Mise Le Ulaingt - The Two Trees

Fotoğraflar: Mehmet GÜR, Handan GÜRŞAHİN

11.10.2009 ULUDAĞ SAKLIGÖL KEŞiF YÜRÜYÜŞÜ

11.10.2009 Tarihinde etkinlik olmamasına rağmen gelecek haftalar için yeni parkurlar keşfetmeye devam sloganı ile 6 kişilik bir ekip oluşturarak Uludağ'ın adındanda anlaşılacağı gibi güzel kırater gölü SAKLIGÖL'e keşif gezisine Uludağ oteller bölgesinden kendilerine rehberlik edecek olan Zirve Dağcılık Bursa ekibi ile başladılar. Yaklaşık 1,5 saatlik yürüyüşten sonra Madenler bölgesine bahar havası eşliğinde gelen ekip rakım yukselmesi sonucu değişen hava şartlarını hıssetmeye başladılar ve rüzgarın hoşgeldiniz fısıltıları arasında yanlarındaki rüzgarlık vs malzemeleri üzerlerine alıp Madenler bölgesinden yukarıya tırmanışa başladılar rakım artık 2300 metre cıvarında olmuştu yürüyüş ekibinin şansı yine de iyiydi çünkü sis yoktu kaya iniş ve çıkışları ile devam eden yolculuk 3,5 saat sonra saat 13:00 da gerçekten görülmeye değer olan SAKLIGÖL manzarası ile sonlandı burada yemek molası ve fotoğraf arası verildi. Bu arada göle iyice yaklaşmadan hiç farkedilmediğini konuşan ekip, kendilerini buraya getiren rehberden bu gölü çoğu rehberin bilmediğini öğrendi ve bu bilgi ile biraz daha kendilerini farklı hissettiler , gölün hemen alt tarafında Saitabat Köyü bulunuyor. Dönüş zamanı geldiğinden saat 14.30 da oteller bölgesine rotayı ceviren ekip bir hayli zor fakat zevkli bir yürüyüşten sonra yürüyüş başlangıcı oteller bölgesine ve oradanda araçları ile Gemlik'e yeni anılar ve duygular ile döndüler.

Fotoğraflar :Ünal Özbostanlar

Müzik :Loreena McKennitt(1987) To Drive The Cold Winter Away\ The Stockford Carol

04.10.2009 Darıdere Karlıksırtı Sarıkaya yürüyüşü

Havanın oldukça açık olduğu bir pazar sabahı yeni dönemin ilk yürüyüşü olarak Gemlik i tepeden görüp aynı zamanda Gemlik merkezden bakıldığında arkamızda kalan dağların ardına görülmeyen yerleri görmek ümidi ile 18 kişilik ekip ile yola koyulduk. Sevgili Sinan bizi Radar diye tabir edilen ( Şahintepe radar tırmanma rallisinin yapıldığı) bölgeye 1-2 km kala Haydariye köyüne çıkan yol ayrımına bıraktı ve küçük bir tepe aştıktan sonra sağ tarafta yürüyüşümüzün ortalarında ulaşacagımız ve aynı zamanda dönüş güzergahımız olan Darıdere yi , sol tarafımıza baktığımızda ise Kumla üzerinden Gemlik körfezini bütün güzelliği ile görmekte idik tabi bu güzel manzarada fotoğraflarımızı çekip yolumuza koyulduk.

Daha önce defalarca yanından geçip farketmediğimiz bir koruluğun içine girdik ve 1,5 saat kadar koruluk içinde yürüdük sonrasında Sarıkaya mevkiine hareket ederek bölgede yaşayan yörüklerle sohbet edip hatıra fotoğrafları aldık ve tabii sarıkaya mevkiinde yemek molası verdik ateş yakıp sucuklarımızı yedik:).

Sonrasında varış noktasına ulaşma hedefi ile hareket ettik. Katılımcıların ortak kararı ile altın vuruş olarak nitelendirilen tepeyi aşıp suyun başında geride bırakılanların güzelliğini düşünmeye daldık. Son bir gayret ile kalan 2km lik yolumuzu da bitirdik ancak kötü hava şartları bizi kovalıyordu aracın gelmesine 15dk kaldığında Havnın iyice kapaması ve yağmur bulutlarının üzerimize doğru gelmesi adrenalin seviyemizi arttırdı tabi hazırlıklı idik yanımızdaki yağmurluk ve pançoları çıkartıp yağacak yağmuru ve aracımızı bekledik ama kaçınılmaz son 5-10 dakikada olsa yağmur altında ıslandık ve bütün günün yorgunluğunu atmış bir şekilde dönüşü gerçekleştirdik.

Müzik: Loreena McKennitt(1991)\The Visit\Bonny Portmore

Fotoğraflar: Mehmet GÜR

yönetim kurulumuz 17.10.2009'da toplandı

Toplantı öncesi dernek yönetimi halkı selamlıyor..

Yoğun toplantı sürecinde çekilmiş bir kaç kare... Gemlik adına alınan önemli kararların, nasıl alındığına dair de tarihe düşülmüş bir kayıt.
Gemlik Yaşam Atölyesi Derneği yönetim kurulu üyeleri, 17.10.2009' da Zafer Işık'ın ofisinde yer alan toplantı salonunda bir araya geldi.Toplantıda Meltem Demircioğlu, Adem Murat Yılmam, Zafer Işık, Mesut Tarım, Mehmet Gür, Özgür Demirtaş Atölyelerin amaç ve hedefleri üzerine görüşlerini belirterek 2009-2010'un yapılandırılması sürecini daha derinlemesine irdelediler.
Yeniden yapılandırma üzerine bir dizi kararlar alınarak, Gemlik'in geleceğine farklı alanlarda katkı yapilması üzerine plan ve projeler oluşturuldu.
Bu toplantılar haftalık olarak gerçekleştirilerek, Atölye yürütme kurulları ile de paylaşılacak.
Daha yaşanılabilir bir Gemlik mümkün...

2009-2010 yeni sezon




Gemlik Yaşam Atölyesi Derneği, kültürel, sanatsal ve sportif faaliyetlerle kişisel gelişime katkıda bulunmak, Gemlik sosyal yaşamını hareketlendirmek ve sivil toplum anlayışıyla insan olmanın bilinci ve ideali içerisinde üzerine düşen sosyal sorumlulukları yerine getirmek için 22 Ocak 2008 tarihinde çıktığı yolculuğuna gittikçe artan bir katılımla devam etmekte ve hedeflerini genişletmektedir.


Bu yolculukta fikirleriyle, aktivitelere katılımlarıyla, maddi ve manevi destekleriyle ve heyecanlarıyla bizlerle birlikte olan tüm dostlara Yönetim Kurulu olarak teşekkür ediyoruz.


Bildiğiniz gibi derneğimiz aktivitelerini kendi içerisinde "atölye" anlayışıyla yürütmektedir. Atölye sayısını olduğu kadar aktivist sayısını da arttırarak ve ilgi alanlarını geliştirerek daha fazla insana ulaşmak ve devam ettirmek amacındadır. Bu dönem faaliyette olacak atölyelerimiz ve içerikleri aşağıda belirtilmiştir.



1-DOĞA SPORLARI ATÖLYESİ: Öncelikli amacı, yaşadığımız bölgenin doğasını tanımak, farkında olmadığımız ancak çok yakınlarımızda bulunan doğal güzelliklerimizi keşfetmek, bu güzelliklerle birlikte doğa sevgisini ve yaşamın sadece insanlar için değil tüm yaşayan canlılar için saygı duyulması gereken bir kavram olduğunun bilincine varmak ve şehir yaşamından ayda 3-4 kez bile olsa uzaklaşarak rahatlamak ayrıca yeni insanlar tanıyarak sosyal anlamda da gelişmektir.



2-DANS ATÖLYESİ: Ruhsal anlamda en doyurucu şeylerden biri olan müzikle, bedenin ihtiyaç duyduğu fiziksel aktivitenin kesişme noktası olan dansın, en faydalı spor aktivitelerinden biri olmasının yanında insanları sosyalleştirme, kaynaştırma, kişinin kendine olan güvenini arttırma, vücut dilini kullanma ve ritim duygusu kazanma gibi imkanlarından yararlanmak amacıyla kurulmuştur. Geçtiğimiz dönemlerde Halk Dansları, Salon Dansları ve kaybedilmeye yüz tutmuş yöresel oyunları canlandırmak projeleriyle birarada olan Dans Atölyesi, yeni sezonda faaliyetlerine Salon Dansları ile devam edecektir.



3-EDEBİYAT ATÖLYESİ: Yeni kurulan atölyelerimizden biri olan Edebiyat Atölyesi, öykü yazım tekniklerini öğreterek yazmayı seven kişileri biraraya getirmeyi ve ileriki dönemlerde kurulması planlanan Tiyatro Atölyesini beslemeyi amaçlamaktadır. Bu atölye, ileriki dönemlerde çeşitli yazarlar ve şairlerle bilgi aktarımı, imza günleri ve okuma günleri düzenlemeyi de hedeflemektedir.



4-FOTOĞRAFÇILIK ATÖLYESİ: Fotoğraf sanatını sevenler, ancak teknik olarak yeterince bilgiye sahip olmayanlar için düzenlenecek olan fotoğrafçılık eğitimleri, makineyi tanıma, makinelerle ilgili teknik bilgileri öğrenme, doğru fotoğraf çekebilme ve çektiğiniz fotoğrafların sanatsal değer kazanmasını amaçlamaktadır. İleriki dönemlerde bu eğitimi alan üyelerimizle bir fotoğraf sergisi açmak ve konulu fotoğraf yarışmaları düzenlemek de atölyenin hedeflerindendir.



5-RİTİM ATÖLYESİ: Günümüzde büyük şirketlerde çalışanlar arasında iletişimi sağlama, verimlilik, konsantrasyon ve ekip çalışmalarını geliştirmek amacıyla yapılan ritim çalışmaları bu sezon Yaşam Atölyesinde de başlıyor. Ritim Atölyesi, temel ritimleri öğrenerek başlanacak olan çalışmalar neticesinde, gelişerek içimizdeki ritimleri açığa çıkarmak, kompozisyonlar oluşturarak sahne alacak düzeye çıkartabilmek ve çeşitli organizasyonlarda ve festivallerde yer almak amacındadır.


Edebiyat Atölyesi...


Yeni faliyet döneminde Yaşam Atölyesi bünyesinde Edebiyat Atölyesi çalışmalarına başlıyacaktır. Edebiyat atölyesi ''Öykü üzerine konuşmalar'' başlığı altında, öykü yazım teknikleri, türleri ,temel anlatım teknikleri konularını kapsayan 10 derslik bir paylaşım süreci calışması ile başlayacaktır. Edebiyat atölyesinin bu ilk çalışmasının önderliğini ve eğitmenliğini Gökçe Haner yapacaktır. ''Gökçe Haner, uzun yıllar edebiyatla ilgilendi. 2004 yılında Hakan Akdogan'ın yürüttüğü Yücel Balku Öykü Atölyesi'ne katıldı. Hakan Akdogan öncülüğünde, oluşan bir çekirdek ekiple 5 yıl kadar bu atolye çalışmalarına devam etti. Önceki yıllarda Bursa'da Yaşam dergisinde denemeleri , geçtiğimiz günlerde Akatalpa Öykü'de ilk öyküsü yayımlandı.
İlgili atölye calışmasına katılmak isteyenler mail ile dönüş yapabilirler. İlgili çalışma 7 Ekim tarihinde başlayacaktır. Ayrıca,Edebiyat atölyesi bünyesinde ilerleyen dönemde okuma günleri, imza günleri, şairlerle ve yazarlarla söyleşiler gibi etkinleri de organize edecek bir yapı oluşturulacaktır.
Eğitmenimiz Gökçe Haner diyor ki:
Öykü Üzerine Konuşmalar
Yaşamla “derdi” olanların tercihlerinden biridir yazmak. Çarşamba akşamları yapacağımız konuşmalarda yaşamda ve yazında uslubumuzu bulmak adına birçok şey paylaşacağız. “Öykü nedir; öğeleri, türleri, temel anlatım teknikleri nelerdir?” diye soracak, kısa yazı çalışmalarıyla belki körelmiş, belki daha yeni alınmış kalemlerimizin uçlarını açacağız. Derdimizi anlatmak için... Her şeyin hızla aktığı bir dünyada kendimize küçücük molalar yaratmak adına.
Gökçe HANER

gemlik yaşam atölyesi gdo'ya karşıdır...




Genetiği değiştirilmiş organizmalara karşı hayır platformunun bir üyesiyiz. Ülkemizde ve dünyada GDO'lu ürünler üreterek,karlarına kar katmayı hedefleyen global şirketlerin bu emellerine ulaşmalarına Türkiye'den de güçlü bir HAYIR sesi çıkarabilmeliyiz. Bu nedenle ,tüm dünyada olduğu gibi GDO'lu ürünlerin ve tohumların yasallaşmasına ve bu tohumlardan elde edilen gıdaların marketlerde satışına karşı kampanyayı Gemlik'te de başlattık. 28.08.2009 Gemlik iskele meydanında imza kampanyası başlatacağız. 29.08.2009 da Gemlik Belediye düğün salonunda GDO karşıtı Panel düzenleyeceğiz.


Kampanyamızın sembolü olan balonumuzu şişirerek insanların dikkatini kampanyaya çekeceğiz.

Gemlik Yaşam Atölye'si derneği, doğal yaşama girişilen her faaliyete karşı eyleme geçer ve HAYIR sesini yükseltmeyi hedefler. Yaşam hakkımızın ticarileşmesine ve paraya teslim edilmesine şiddetle karşı çıkar.

Gemlik doğal yaşamı da yıllardır saldırı altında,makus kaderine terk edilmişti. Bizler gibi az sayıda insan yok edicilere karşı ses çıkarmaya çalıştı. Bizler ise derneğimizi kurarak bu sesleri bir araya getirip daha güçlü çıkmasını hedefledik.

Daha yaşanılabilir bir Gemlik için,daha yaşanılabilir bir Türkiye için, daha yaşanılabilir bir dünya için sende dünyayı yok etmek isteyenlere HAYIR de!..

Onları durdurabiliriz. Yaşamı savunabiliriz....

Uludağ tırmanışı






Özcan Büberci dostumuzun önderliğinde dernek olarak 2. defa 02.08.2009 da Uludağ zirveye daha geniş bir katilimla çıktık. 12 kişi..Oldukça zorlu bir parkur olduğunu belirtmek isterim. Kesinlikle kondisyon isteyen bir tirmaniş.Sanirim her tırmanış için kondisyon gereklidir. Gerekmeyedebilir.. Yürüyüşe saat 0830 civari oteller bölgesinin 2. genişleme bölgesinden başladik. Dönüşe geçtiğimizde arabalari zirveye daha yakın bir yerde parkedebilirmişiz dedik. Pestilimizin çıkmasi buna neden idi. Ayrica böylesi parkurlarin taşıdığı riskleri göz önünde tutup,kesinlikle kask kullanmalıyız.Kask oldukça önemli bir detay. Neredeyse 8 saat bir yürüyüş ile Uludag zirve tirmanışını tamamlayıp Gemlik'e döndük. Herkesin keyif alabileceği bir yürüyüş değil.Dağ tırmanışları ayrı bir katagoride değerlendirmeli.

marmaranın çatısında keşifteyiz

Çoğu zaman konuştuk ama gerçekleştirmek için gerekli olan disiplini sağlayamadık ve öümüzde hedef olan ULUDAĞ tırmanışı için keşif turunu Nurihan Akıncı önderliğinde Ünal Özbostanlar, Haydar Bozada ve Pelin Özbostanlardan oluşan ekib ile önümüzdeki dönem faaliyet planı içersine almak için yürüdüler .Görüntüleri izleyince insan bende orada olmalıydım diyor...

Deniz seviyesinde yaz sıcaklarının insanı bunalttığı şu günlerde Yaşam Atölyesinin 4 üyesi 18 Temmuzda Uludağ ın zirvesine tırmandılar.08.30 da oteller bölgesinde serin havada başlayan yürüyüş Karçukuru bölgesinde rüzgarın şiddetli esmesi nedeniyle mola verip hemen rüzgarlıklarını giydiler ve Kapı olarak tabir edilen yerden yaklaşık 1 km çok dik bir patikadan tırmanışa geçtiler. zaman zaman karlar üzerinden çok dikkatli yürüyerek 1.5 saat sonra Rasat düzlüğüne çıktılar burada arazi düz fakat rüzgar çok esiyordu 1. zirveyi arkalarında bırakan ekip Rasat düzlüğünden uzaktan bir dinazorun sırtına benzeyen ve ( Dinazor tepesi ) olarak tabir edilen tepeye doğru yürümeye devam ettiler yolda daha önce yürüyenlerin yaptıkları işaretleri takip ederek Dinazor tepeyi aşan ekibin asıl hedefi büyük zirve bütün haşmetiyle karşılarında duruyordu burada zirveye ulaşmak için önlerinde sadece 400m vardı ve zirve yoluna koyuldular zirveye 100 m. kala ekip başı yerini derneğimizin engenç keşif yürüyüşçüsüne bıraktı ve son 100m de zirveyi ekip başı olarak Pelin Özbostanlar yaptı. Zirvede keşifyürüyüşçülerini 360 dercelik muhteşem Marmara manzarası bekliyordu ve manzarayı seyrettikten sonra orada bulunan zirve defterine duygu ve düşüncelerini aktardılar. Daha sonra zirvenin hemen altındaki Kara göl ve Buzul göle 1 saatte zorlu bir iniş yaptılar burada 1 saat mola yaptıktan sonra ne yazıkki kendini bilmezlerin buralarıda pet şişelerle kirletmiş oldukalarını gördüler ve ufak bir operasyonla pet şişeleri ellerindeki çöp poşetlerine alarak dönüş yoluna giçip 30 km lik yolu 10 saatte tamamlayıp tekrar oteller bölgesine döndüler .

ŞEKEROĞLAN ÖĞRENİYORUZ

2009 Yılı içersinde bulunduğumuz yerde yaşayan insanların geçmişten günümüze getirdikleri bu topraklara ait kültürel kalıntılardan biri olan ve dernek olarak kaybolmamasını istediğimiz Gemlik de yaşayan Gürcülerin oynadıkları oyunlardan biri olan ( ŞEKEROĞLAN ) oyununu öğrenmek için oldukça iyi bir zaman harcadık ve sonunda da kanımca 15-20 kişilik bir grub ile bu işi başardık.

Bu başarının ardında tabi dernek içinde faal olan ve aktivistliği elinden bırakmak istemeyen 5 kişilik bir ekip var tabii yanı sıra bize hernekadar eğitmen olmasalar da bir eğitmen sabrı ile katlanan Cemal Küçük ve Sinan Aksoy a teşekkür ederiz.

son dans

Yaşam Atölyesi Derneği 2009 1. sezonunu, geçtiğimiz perşembe akşamı Dans Atölyesi'nin yapmış olduğu son dans çalışmasıyla kapatmış bulunuyor. 2009-2010 yeni sezonu, Ekim ayında yine eski atölyeleri ve yepyeni sürpriz atölyelerle faaliyetlerine son sürat devam edecek. Bu arada güzelce dinlenerek yeni sezona enerji toplamaktan başka çaremiz yok. E kolay değil, haftanın neredeyse 7 günü dolu olan koskoca bir sezon bizi bekliyor!

Son dans çalışmasından bir görüntü:


Бела Речка (Bela Rechka) -2

Bu videoları izlediğinizde bir anlam verebilmek ve videoların açıklamalarını okumak için lütfen Bela Rechka-1 başlığına bakınız !

Oryantal Dans serbest çalışmasından bir görünüm. Birileri çekim yaparken oynamamam gerektiğini söyleseymiş keşke :)

Aşağıdaki video ise Folk-Jazz sanatçısı Milena Karadjova'nın verdiği konserden. Adem Murat Yılmam'ın konuk sanatçı olarak eşlik edişini izleyebilirsiniz.

Ritm Atölyesi için Kazan Pub'da akşamüstü yapılan çalışma:

Geleneksel Hora Dansı:

Ve Ritm Atölyesinin gece sahnedeki performansı. Biraz uzun ama insanlar oldukça eğlendi :)

Бела Речка (Bela Rechka)-1

Evet! Her sene mayıs ayı sonlarında Bulgaristan'ın Bela Rechka köyünde düzenlenen Goat Milk Festivali'ne Yaşam Atölyesi'ni, hatta Türkiye'yi temsilen, bu sene Adem Murat Yılmam'la birlikte katıldık. O kadar yoğun bir programdı ki aslında anlatmaya nereden nasıl başlayacağımı bilemiyorum. Galiba festival hakkında bilgi vererek giriş yapmak en doğrusu olacak.

Goat Milk Festivali bu yıl 6. yılına girdi. Her yıl kendilerine bir konu seçerek çeşitli ülkelerden gelen gazeteci, fotoğrafçı, yazar, sanatçı ve halkın katılımıyla o konu üzerinde fikir alışverişleri, fotoğraflar, konuşmalar ve sunumlar yapılarak, bilgi paylaşımı sağlayarak ve hatıraları anımsayarak önümüze yol gösterecek çıkarımlar elde etmeyi amaçlamakta. Bu yılın başlığı : 1989 - Trauma or Miracle? (1989- Travma veya Mucize?) idi. 1989 yılında Bulgaristan'da yaşanan komünizmden çıkış süreci ve o süreçte insanların yaşamış olduğu anılar, acılar, sıkıntılar paylaşıldı. Bu konuya 1989 yazında Bulgar Türklerinin yaşamış olduğu zorla isim değişiklikliği, göçe zorlanma ve o dönem yaşadıkları tüm acıların özeleştirisi de dahildi. Bu konuyu, kısa bir süre önce Gemlik'i ziyaret eden ve o dönem göçe zorlanmış olan Türk'lerle görüşerek yaşadıkları anıları kaydeden Raycho Stanev ve Adem Murat Yılmam birlikte aktardılar.

Festival dahilinde çok sayıda workshop, konserler, animasyonlar ve küçük bir tiyatro gösterisi yapıldı. Bu sene katılımcı sayısının fazla olduğunu da eklemek gerekiyor. Almanya, İspanya, Norveç, İngiltere, Çekoslovakya ve tabiki geçen yıl olduğu gibi Türkiye olarak festivale halihazırda katılımda bulunuldu. Pek tabi yapılan iş ne kadar ciddi olsa da eğlence kısmını atlamamak gerekiyor!



Efendim en erken giden gruplardan biri olarak bazı festival hazırlıklarına dahil olmamız, sanatçı kişiliğimizle yer paspaslamamız, köyün ortasına kurulacak bar için fıçı kapakları taşımamız gerekse de sadece sanatımızla değil kas gücümüzle de eylemlere katılıp halkın arasına karıştığımız için mutlu olduk. Sanatçı dediğin halka karışmalı diymi ama?

Veee barın ilk müşterileri!

Yoğun geçen hazırlıklardan sonra akşam yemeklerini yedik ve hepbirlikte yeni açılmış olan Kazan Pub'ta buluştuk. Bu arada kazan, bildiğiniz kazan! Bulgarca'da ve Türkçe'de ne kadar çok ortak kelime olduğunu bilenler bilir, benim gibi yeni öğrenenler ise eminim hayret eder. Yukarıda bahsettiğim Adem Murat Yılmam ve Raycho Stanev'in ilk sunumu işte burada, bu ateş başında yapıldı.

Uzun yolun getirdiği yorgunluktan sonra ertesi güne hazırlanmak için suitlerimize çekildik ve süper bir uyku çektik. Bu da kaldığımız palastan bir görünüm.

Festivalin başlangıcı olan 22 Mayısta biz de ilk workshop çalışmamızı yapmak için hazırlandık. Yoğun talep üzerine belly dance çalışmak için tüm çalışmaların yapıldığı köyün meydanındaki okul binasına yol aldık. Çok iyi bildiğimizden değil! Halkın talebi ne ise onu vermek için :)
Çalışmamızdan çok özel görüntüler! İlgi muhteşemdi eklemeden geçmeyelim.

Bu çalışmalarımız 3 gün yani festival boyunca hergün 1 saat olmak üzere devam etti. Yabancıların oryantale ilgisi müthiş, o kadar ciddiye alınıyor ki fotoğraflardan da gördüğünüz üzere yüzler gayet ciddi ve kadın erkek demeden tamamen ritme ve figürlere ayak uydurmaya çalışıyorlar. Bu çalışmadan kısa bir video görüntüsü ve diğer video çekimleri Bela Rechka-2 başlığına eklenecek. Ders sonunda serbest çalışma sırasında çekildi. Ancak çekimi ben yaptığım ve aynı zamanda oynadığım için de haliyle biraz sallantılı :)


Festivalin her gününde bir çok söyleşi, resim çalışması ve fotoğraf sergileri yapılıp bu senenin konu başlığı hakkında paylaşımlarda bulunuldu. Gece ise okulun sahnesinde muhteşem bir jazz konseri verildi. Bulgaristan'ın en ünlü kadın jazz sanatçısı ve ekibi, izleyenlere rüya gibi bir gece yaşattılar. Ancak rüyaya fazla dalmışız sanırım ki çekim ya da fotoğraf almamışız !
Konserden sonraki buluşma yeri ise tabiki Kazan Pub!

2. gün gündüz aktivitelerinden sonra gece Bulgaristan'ın ünlü bir Folk-Jazz sanatçısı yine muhteşem bir performansla sahnedeydi. Sanatçıya bir parçada eşlik etmesi için tabiki Adem Murat Yılmam sahneye davet edildi. İşte bu özel performansı Bela Rechka-2 başlığında izleyebileceksiniz.

Konserden sonra okulun meydana bakan kısmında bir açık hava discosu kuruldu. Yorulana kadar herkes birbiriyle dans etti. Fotoğraf yine yok. Dans etmekten fırsat kalmadı ki!

Festivalin 3. ve son gününde Kazan Pub'daki öğle yemeğinin ardından yine toplanma yeri olan okul bahçesine gittik. Balkan müzikleri çalan bir orkestra ile önce valsler, ardından isteyen herkesin katılımıyla geleneksel dansları olan Hora ve küçük de bir Balkan ezgileri konseri yapıldı.

Akşamüstü ise 2. buluşma yeri olan Raycho'nun Kazan Pub'ında toplanıldı ve son workshop olan ritm atölyesi Adem Murat Yılmam önderliğinde toplandı. Ritm çalışması sonucunda çalışmaya katılanlar akşam okul sahnesinde herkese ritm show yaptılar. Sahnedeki değil ama öncesinde yapılan çalışmadan bir videomuz da var. Her ne kadar bu videoda çok başarılı gözükmeseler de sahnede gayet iyiydiler :) Tabi ki Bela Rechka-2 başlığında...

Ritm gösterisinden sonra festivalin son aktivitesi olan, daha önce Gemlik'e ve derneğimize de ziyarette bulunan Çek grup Mamapapa sahne aldı. İlginç enstrümanları, yaptıkları deneysel müzik ve ufak da bir müzikli tiyatro gösterisiyle kapanışa yakışır bir performanstı. Elbette Adem'de konuk sanatçı olarak sahnedeki yerini almıştı.


Bu seyahati elimden geldiğince anlatmaya çalışsam da biliyorum yeterli değil. Buraya aktaramadığımız yüzlerce anı var. Dönüş yolunda Adem ile birlikte buna benzer bir festivali bizim de yapmamız gerektiği konusunda hemfikirdik. Hatta yöntemlerini dahi konuştuk. Biliyoruz ki bizdeki insan kaynağı ve fikirlerle çok daha iyilerini yapabiliriz. Bir gün kendi düzenlediğimiz bir festivali buradan aktarmak dileğiyle...