Aladağlar Torosların en güzel bölümüdür. Burada bir zirve var ki, Büyük Demirkazık (3756 mt) birkaç rotası bulunan insana adrenalin yaşatan emsalsiz bir dağdır. Buraya çıkmak için tırmanış ve iniş tekniklerini bilmek lazım, ben bunları pek bilmiyorum ama deli cesaretime sığınarak çıkmaya karar veriyorum. Zirve Dağcılık ve Doğa Sporları Kulübü Marmaris şubesinin organize ettiği bu faaliyete ben de katılmaya karar verdim. Rehber arkadaşım olan İzmir bölgesinden Murat AKAY. Faaliyete katılmak için arkadaşıma gerekli bilgileri bir ay önceden verdim. Bu faaliyet Aladağlar’da 7 günlük bir trans faaliyeti olup, ben sadece Büyük Demirkazık tırmanışına katılacağım.
Bu faaliyetten önce Türkiye Dağcılık Federasyonunun Isparta çandır bölgesinde organize ettiği ve 2-8 Temmuz 2011 dönemini kapsayan Temel dağcılık eğitimi yaz gelişim, eğitimine katılmak üzere bu bölgeye gidiyorum. Önce biraz buradan bahsedeyim. Bu eğitime Türkiye’nin değişik yörelerinden gelme 170 sporcu katılıyor. Kamp alanı 250 metre rakımlı yeşillikler arasında, arkası yalçın kayalarla çevrili son derece nemli ve Antalya iklimini andıran bir yapısı var. Eğitim kampı Göksu çayı kenarında ve yazılı kanyon diye tabir edilen milli parkın içerisindedir.7 gün boyunca burada eğitime tabi tutuluyoruz, kalabalıktan dolayı pek randımanlı olmasa da konsantre olan sporcu faydalanıyor. Eğitim hem teorik hem de pratik uygulamayı içeriyor. Emniyet alma kaya tırmanışı, ip inişi vs. eğitim bitiminde 08.07.2011 tarihinde Niğde iline varıyorum. Daha önce yerimi ayırttığım Niğde Öğretmen evine gidiyorum. Bir haftanın yorgunluğu ve kirini üstümden atmaya çalışıyorum.
09.07.2011 tarihinde trans yapacak ekip yavaş yavaş toplanıyor. Gelen arkadaşların önemli bir kısmını önceden tanıyorum. Murat AKAY hocamız, Çamardı ilçesine gidecek midibüse bir grup arkadaş için yer ayarlıyor. Hareket saatinden önce sabah kahvaltısı için lokantaya varıyoruz. Nefis çorbalarla kahvaltımızı yapıyoruz, kamp alanında lazım olacak iaşe malzemelerimizi de alıyoruz. Hazırlıklar bitince saat 9.30 midibüsüne doluşuyoruz. Dev çantalarımızı bagajlara ve midibüsün arka koltuklarına koyuyoruz. Minibüste bütün koltuklar biz ve Çamardı tarafına gidecek diğer yolcular tarafından dolduruluyor. Ayakta da bir o kadar yolcu biniyor, aracın içi itiş tıkış. Gürültü patırtı arasında midibüs yola koyuldu. Köyleri bir bir geçtikçe yolcu sayısı da azalmaya başladı. Uzaktan Büyük Demirkazık zirvesi görünüyor. Çok heybetli duruyor, dağın zirvesi okyanusta havaya sıçrayan kambur balinanın başına benziyor. Büyük bir hayranlık ve saygıyla onu izliyorum. Çamardı köyünde bizi sokullupınar yaylasında bulunan kamp alanına traktörü ile götürecek Mehmet ŞENOL’un evine varıyoruz. Vakit kaybetmeden çantalarımızı traktöre yerleştiriyoruz. Mehmet arkadaş aşama kaydetmiş, rahat oturalım diye traktöre sünger minderler koymuş. Traktör tozlu yollarda sarsıla sarsıla ilerliyor. Vardığımız kamp alanı çok güzel, görüş açısı fazla, vadiye hakim, yeşil bir alan, burada hem su var hem de tuvalet. Büyük bir rahatlık. hemen çadırlarımızı kuruyoruz. Çalışmalarımız devam ederken, diğer arkadaşlarımız da geldi.21 kişilik bir ekip olduk. Çoğunluğu gençlerden oluşuyor. Tanışmalar sohbetler derken, akşam yemeği için herkes faaliyet içerisinde.
Rehberimiz sabah yapacağımız Büyük Demirkazık faaliyeti için toplantı yaptı, dağa çıkabilecek 10 arkadaş belirledi. Diğer arkadaşların ise yolun belli bir yerine kadar birlikte yürüyebileceğimizi belirtti. Toplantı bittikten sonra biz 4 arkadaş kapı diye tabir edilen Narpuz vadisine bir yürüyüş yapma kararı alıyoruz. Çok hızlı bir şekilde yürüyüşe başladık. Derin vadiler ve muhteşem kaya blokları arasında, yarı çarsak ve belirsiz patika yolunda ilerliyoruz.Normal bir yürüyüşle bir buçuk saatte varılacak yere 55 dakikada varıyoruz.İşi biraz abarttığımız için, çok yoruluyoruz.Dönüşle birlikte bir buçuk saatte faaliyetimiz bitiyor.Sabah yürüyeceğimiz yol için antrenman oluyor.akşam yemeğimizi yiyip, uyumak üzere çadıra girdiğimde saat 21.00 olmuştu.Kararlaştırıldığı gibi saat 01.00’de kalkılacak ve saat 02:00’de yürünecek.Ben yorgunluktan hemen uyumuşum.Saatin alarmıyla uyandım.Bütün çadırlarda hummalı bir faaliyet.Herkes zamanında hazırlandı.saat 02:00’de tek sıra kafa lambalarımız açık olarak yola koyulduk.Karanlıkta uçuşan ateş böcekleri gibiyiz.Gökyüzü apaydınlık,yıldızlar o kadar parlak ve yakın görünüyor ki, bir hamle yapsan tutulacak gibi duruyor.Şehirlerde yıldızları böyle göremezsiniz.Çünkü hava kirliliği buna izin vermez.Dün akşam 55 dakikada yürüdüğümüz yolu bir buçuk saatte alıyoruz. 1. Narpuz vadisi bitiyor ve kapı denilen yokuşu tırmanıyoruz. Çok dik ve gayret harcanması gereken bir yer. Belli bir noktaya geldikten sonra zirve yapması kararlaştırılan arkadaşlar yola devam edecek ve diğer arkadaşların ise şafak sökümünde geri dönmeleri için emniyetli bir yerde beklemeleri istendi. 9 kişi ile ekip yoluna devam etti. Bir süre daha dik kayalar çıkıldıktan sonra yan geçiş yapıyoruz. Burası o kadar karışık ki rehber olmadan ne ileri ne de geri gidebilirsin, kaya ve uçurumlar insanı tedirgin ediyor. Kahvaltı ve biraz dinlenmek üzere mola veriyoruz. Ben yanıma yufka ekmeği ve ilk defa karper markasıyla çıkan peynir almışım. Termosumdaki sıcak suya da çay attım. Ancak sabahın o saatinde ve o yorgunlukla peynir çok lezzetsiz geldi, hatta midemi bulandırdı. Bir iki lokmadan sonra yemeği kestim. Mola bitimi yola devam ediyoruz. Şimdi düz bir alandayız. Etrafımızdaki yüksek kaya duvarları, şafakla birlikte daha da heybetli görünmeye başladılar.
Kızıl çarsak denilen alana vardık, burası çok dik ve iki adım atarken bir adım geri geleceğin ve çok yoğun güç harcaman gereken bir yer. Bıkmadan usanmadan yürüyoruz. Arkada bir arkadaşımız yavaş yürüyor, artçı arkadaşımız da ona refakat ediyor. Geride bıraktığımız grupla uyum içinde yürümek için tempomuz düşüktü. Bu yeni durumla birleşince, faaliyet süremiz iyice uzayacak. Kızıl çarsak çok yoruyor, sol taraftaki kayalara tutunarak yürümeye gayret ediyoruz. Yaklaşık yedi saatlik bir yürüyüş sonunda dağın külah diye tabir edilen kısma varıyoruz. Dağın geri kalan bu kısmı o kadar dik görünüyor ki, adeta içim titriyor. Tırmanışın son kısmını oluşturan zirve külahı, 45-40 derece eğimli kaya yüzeylerinden oluşmaktadır, emniyet imkânı kısıtlıdır ve rota, dağın dimdik doğu yüzünü çok yakından izlediği için, oldukça boşluk hissi yaratan bir tırmanıştır. Burayı tırmanmak için kaya eğitimi almak gerekiyor. Arkadaşlarla bir durum değerlendirmesi yapıyoruz. Sonuçta 5 kişi zirve denemesi yapacağız. Bu beş kişi arasında ben de varım. Benim ki biraz deli cesareti, çünkü kaya tırmanışı konusunda fazla deneyimim yok. Rehberimiz tırmanacağımız rotayı gösteriyor, ben inanmıyorum, herhalde şaka ediyor sanıyorum. Ama tırmandıkça hocamın dediği rotadan ilerliyoruz. Çok sert bir zemin ve boşluk hissinden dolayı, insan son derece tedirgin oluyor. Herhangi bir yuvarlanmada yüzlerce metre uçurumlardan uçmak olası. Kokumdan kayalara öyle bir yapışıyorum ki kendim bile şaşıyorum. Yaklaşık bir buçuk saatlik tırmanış sonucu zirve görünüyor. çok heyecanlanıyorum. Öyle bir pozisyon ki, zirveye gitmekten vazgeçemezsin. Çünkü dönüşün ip inişiyle yapılması lazım. Zirveye vardık, bazı arkadaşlar zirveye varmamıza izin verdiği için dağa teşekkür ediyorlar. Hava bulutsuz ve mükemmel bir görüş mesafesi var. Uzaktan Erciyes, Hasan dağı ve Bolkar dağları görünüyor. Çok mutluyuz, büyük bir zorluğu başardık. Fotoğraf çekmeler, kutlamalar ve dinlenmek üzere 20 dakika kalıyoruz zirvede. Daha dönmeden dönüşü düşünüyorum, buradan nasıl aşağı ineceğiz diye. Kaçarı yok, dönmeye başlıyoruz. Rehberimiz yanına ip almış, bizlerde önceden hazırlıklıyız. Üzerimizde emniyet kemeri, sekizli, HMS, kilitli karabina ve yardımcı ip var. Daha önce sporcular tarafından yerleştirilmiş sikkelere yeni perlon takarak iniş ortamı hazırlıyoruz. Normalinde önceden takılmış sikkelere güvenmemek lazım ama yapılacak fazla bir şey de yok. Her dağa çıkan sporcu yeni sikke çaksa yer bulamayacağı gibi, her taraf sikkeyle dolar. İlk inişte çok heyecanlanıyorum. Doğru saydıysam, 6 kere ip açmak kaydıyla toplamda 240 metre ip inişi yapıyoruz. İnişimiz çok başarılı geçiyor. Külahın geri kalan kısmını ise ip açmaksızın, çok dikkatli bir şekilde iniyoruz. Saatlerce çıktığımız kızıl çarsak 20 dakikada iniyoruz. Altımızdan çarsak öyle hızlı akıyor ki, kay kay yapıyor gibiyiz. Yorgunluk ve aşırı güneş hepimizi çok hırpalıyor. Saatlerdir yoldayız. Kamp alanına yaklaştığımızda 4-5 genç arkadaşımız bizi karşılıyor ve tebrik ediyorlar. Çadır alanına vardığımızda bütün arkadaşlarımız bizi karşılıyor ve tebrik ediyorlar. tüm faaliyetimiz on altı saat sürüyor. Çok büyük güç harcıyoruz. Yorgunluktan içtiğim çayın tadını bile alamıyorum. Dinlenmeye zamanım yok. Çünkü çadırımı toplayıp, Bursa’ya dönmem lazım. Arkadaşlarımın yardımıyla çadırımı ve eşyalarımı topluyorum. Mehmet ŞENOL’un traktörü ile ben, Tuncel KUNDAKÇILAR ve Nurihan AKINCI tozlu yollarda ilerleyerek, çukurbağ köyüne ulaşıyoruz. Burada daha önce anlaştığımız ve bizi Niğde otogara bırakacak aracı bekliyoruz. Her tarafımız toz içerisinde. Bekleme anını temizlenmeye çeviriyoruz. Nihayet aracımız da geldi. Lada cip gibi bir şey, toz içerisindeki çantalarımızı aracın üstüne yüklüyoruz. şoför bağlama gereği duymuyor ama ısrarımızla çantalarımız bağlıyor.Yola koyulduğumuzda cipi yarış aracı gibi kullanıyor, iyi ki çantalarımızı bağlamışız yoksa bu rüzgara ne çanta dayanır, ne de başka bir yük.Çanta perlonlarımız cipin tavanını dövüyor, rüzgarın hızına göre ritim değiştirerek, çalgı aleti sesi çıkarıyorlar.60-70 km yolu bitirip, otogara varıyoruz.Bursa’ya araç bulamadığımız için 01:00 da Ankara otobüsüne bilet alıyoruz.Daha saat 22:00 yemek için lokanta arıyoruz, bu saatlerde neredeyse her yer kapanacak.bir yer bulup karnımızı doyuruyoruz,yorgunluk ve uykusuzluktan ayakta zor duruyoruz.Saat 01:00 olsun diye bekleşiyoruz.Ankara otobüsüne biner binmez gözlerimiz kapanıyor.Ben uyandığımda Ankara otogarındaydım.İşimiz bitmedi 07:00 Bursa otobüsüne biniyoruz, uyku halini burada da devam ettiriyoruz.Nihayet Bursa’dayız ve saat 12:00, arkadaşlarımla vedalaşarak, gürültülü, patırtılı, stresli şehir hayatına bıraktığım yerden devam ediyorum.TEMMUZ 2011 Haydar BOZADA
AlAdAğLAr BüYüK DeMiRkAzIk TıRmAnIşI
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)