Isparta Eğirdir Dedegöl Dağcılık Şenliği 2011

DEDEGÖL DAĞI ETKİNLİĞİ

Eğirdir Turizm Tanıtma ve Doğa Dermeği tarafından gelenekleştirilen ve her yılın Mayıs ayının 3. Haftası bir şenlik düzenlenmektedir. Şenliğin düzenlediği alan 1750 metre rakıma sahip, çam ormanlarının arasında Melikler yaylası denilen bir yerdir. Bu şenliğe Türkiye’nin pek çok ilinden ortalama 700-800 dağcı katılarak Dede Göl zirvesine tırmanmaktadırlar. Bu şenliğe dağcıların yanında amatör olarak ilgilenenler ile pek çok vatandaşlarda katılmaktadır
Dede Göl dağı Isparta il sınırları içinde, Yenişarbademli ilçesinde 2998m'lik zirvesiyle Toros dağları silsilesinin en güzel dağlarından biridir. Özellikle ilkbahar döneminde Dede Göl dağı ve yakın çevresindeki bitkisel doku incelenmeye değer bir güzellik sergilemektedir. Dede Göl rengârenk binlerce çiçeğe ve böceğe ev sahipliği yapan dağcıların ve kampçıların sıkça ziyaret ettiği en gözde dağlardan biridir. Dağın eteklerinde yer alan ve 14,9 km uzunluğu ile Türkiye'nin bilinen en uzun mağarası olan Pınar gözü mağarası da bu dağda yer almaktadır
Bu kadar güzel bir dağ olur da bu etkinliğe katılmamak olmazdı.
Gemlik Yaşam Atölyesi Derneği bu faaliyet için organizasyonu üstlendi. Etkinliğe Gemlik’ten Mehmet GÜR, Murat GENÇ, Rıdvan ÖZBİRCAN, Hasan Gökhan YETER ve Haydar BOZADA olarak gitmeye karar verdik. Murat GENÇ arkadaşımız doğma büyüme Eğirdir’ li olup, bize rehberlik edecektir. Bu arkadaşımız, Bursa’dan bu faaliyete katılan Budak Dağcılık ve Doğa Sporları Kulübüyle hareket edecek, biz dört kişi ise Rıdvan arkadaşımızın aracıyla Eğirdir ilçesine gideceğiz. Hareket günü olan 20 Mayıs 2011 Cuma günü saat 18:00’ de çarşı meydanında buluştuk. Bu etkinliklere kocaman kocaman çantalarla gideceğimiz için arkadaşımızın, otomobil bagajını tıka basa doldurduğumuz gibi, arkaya oturacak iki kişinin arasına da bir çanta yerleştirdik ve güle oynaya yola koyulduk, Bursa ‘dan gelecek arkadaşlarımızla İnegöl Özdilek tesislerinde buluşmak üzere randevulaştık. Biz kısa denilecek bir sürede tesislere vardık. Arkadaşlarımız gelmeden kampta lazım olacak malzeme alışverişi yapmaya karar verdik. Yeni arkadaşlarımız çok heyecanlı, her malzemeden almak istiyorlar, her tarafımız eşya doldu. Kahvaltılar için yağ, peynir,zeytin,çay,ekmek, diğer yemekler için makarna,bulgur,salça,yağ,tuz vs.
Bursa ekibi beklenilen saatte gelemeyince telefonla görüşerek Bozüyük’te buluşmak üzere yola koyulduk. Bozüyük’e vardığımızda aracımızı bir kenara çekerek, şehirde dolaşmaya çıktık. Bozüyük’te nereye gidilir ki, tek işlek caddesinde ilerledik. Geçen yıl olduğu gibi seyyar arabalar ile kokoreç, köfte yapan meydana vardık. Ortalığı yanık yağ ve et kokusu ve dumanı sarmış. Arkadaşlarımız acıkmış, kokoreç yiyelim fikri çıktı. Küçük bir çay ocağına oturduk. Genç bir delikanlı üstünde önlüğüyle yanımıza gelerek, kokoreçlerini överek siparişimizi aldı. Ben ve Mehmet arkadaş çeyrek ekmeğe Hasan ve Rıdvan arkadaşlarımız yarım ekmeğe kokoreç istediler. Sipariş gelene kadar peş peşe çay içiyoruz. Nihayet siparişlerimiz de geldi. Tuz ve baharattan ne yediğimizi anlayamıyoruz. Bursa ekibi de geldi. Bir panelvan araç, bir de doblo araçta toplam 4 bayan olmak üzere 13 yetişkin insan, 1 çocuk ve 2 tane de evcil köpek. Hoş geldin faslından sonra o arkadaşlarda yemek ve muhtelif ihtiyaçlar için şehre dağıldılar. Hazırlıklar tamamlanıp yola çıkana kadar zaman bir hayli ilerledi. Yolda en arkada bizim otomobil var. Ancak Bursa ekibi o kadar hızlı ki bir türlü bir araya gelemiyoruz. Yollarda sık sık mola da vermeye başladık. Arkada oturuyorum, yerim dar sayılır. Gözlerimden uyku akıyor, bazı yerleri, yarı uykulu geçiyorum. Sabaha doğru Eğirdir ilçesine girdik. Gecenin o saatinde Murat arkadaşımız babasının
Evine uğradı, biz de petrol tesislerinde araçlarımıza yakıt aldık, biraz ileride açık bir fırın bulduk ve oradan yeni çıkmış sıcak ekmeklerden aldık.40 dakikalık bir araç yolculuğundan sonra Melikler yaylasına vardık. Eğirdir Turizm Tanıtma ve Doğa Dermeği yetkilileri bizi karşıladılar. Kampın bir yerinde ateş yanıyor. Çadırlarımıza yer aradık, genişçe bir alan beğen beğen yerleş. Çadırlarımızı karanlıkta çabucak kurduk ve yorgunduk. Uyumak üzere uyku tulumlarımıza girdik,saate baktım 05:10 Gemlik’ten çıkalı 11 saat olmuş.Yerim çok güzel, ince dağ havası, çam ağaçlarının altı, şafak sökmek üzere, dışarıda bir kuş cümbüşü başladı, tarif edilemez.Bu güzel ortam ve havada hemen uyumuşum. Arkadaşlarımızın seslenmesiyle uyandığımda saat 07:30 olmuş. Murat arkadaşımızın babası Hüseyin GENÇ ’in aracıyla kamp alanına geldiği ve gelen arkadaşlara kahvaltı hazırladığını söylediler. Hüseyin ağabey güler yüzlü,bonkör ve işçi emeklisi biri. Paylaşımcı, yardımsever ve çok iyi bir insan.Ben hemen giyinip, yanına vardım. Bir taraftan da kamp alanını gözlüyorum.Çok güzel bir yer.Yemyeşil.Buraya su getirilmiş ve tuvalet yapılmış.Mükemmel bir hizmet.Yoksa buraya gelecek yüzlerce insanın hijyen kurallarda yaşaması çok zor.Hüseyin ağabey piknik tüpüne demliği koymuş çaylar hazır.Bir yerlerden de masa bulmuş, bütün arkadaşlar kahvaltıya geldi.Kampçılık yapanlar bilir, bu ortamlarda sıcak su elde etmek, hem pahalı hem de zahmetli bir iş, ama bizim Hüseyin ağabeyimiz var.Sabah programımızda Yeşil göle gitmek var. Bu göl 3 saatlik bir mesafede 2200 metredeki bir krater gölü. Hep beraber yola koyulduk. İrtifa giderek yükseldi, yüksek kaya duvarlarının ve bazı yerlerde derin vadilerden geçiyoruz. Hava açık ve güneşli, manzara çok güzel, Isparta’nın bu dağlarında insan aylarca kalabilir.Önden 3-4 arkadaş göle vardık.Gölün etrafında hala karlar var.fotoğraf çekiyoruz.Bizim gruptan, Erdal,Murat ve Hasan arkadaşlar üstlerinde şortlarıyla buz gibi göle girdiler.Erdal arkadaş bir taraftan da canı yanıyormuş gibi bağırıyor.Kendi adıma bu kadar soğuk suya girmem.Su neredeyse buz tutmuş, o kadar soğuk.Bütün grup tamamlandı, dönüş yoluna koyulduk, yaklaşık 1,5 saatlik yolculuk sonucu kampa vardık.Sabah biz çıkarken neredeyse boş olan kamp alanı ağzına kadar dolmuş,her tarafta hummalı bir faaliyet.Çeşmeden su alanlar,çadır kuranlar,sohbet edenler,bağıranlar, her türlü ambiyans var.Bizim gruptan bazı arkadaşlar gölün ve dağların tadını çıkarmak için kamp alanına geç döndüler.Ben kamp alanında gezinirken, İzmir’den arkadaşım Zeki AKIN ve Isparta’dan Arife GÜNBEY ile karşılaşıyorum.Çok acıkmışız ne yiyeceğimizi düşünürken, Hüseyin ağabeyin, bizlere yemek hazırladığını öğreniyorum.Türlü ve etkili bulgur pilavı.Bir yemek bu kadar lezzetli mi olur.Hayret ediyorum, bu kadar insana bu dağda bu yemeği nasıl yaptın.Kendisine yine teşekkürlerimizi sunuyoruz.
Kamp alanında TDF başkanı Alaattin KARACA ile karşılaştım, ayrıca Isparta valiliğinden ve Askeri yetkililerinin de kamp alanında olduğunu görüyorum. Organizasyonlar içinde sağlık hizmeti verecek kuruluşlar da var. Bu organizasyon kapsamında katılımcılara akşam yemeği olarak Kuru fasulye salata ve tatlıdan oluşan bir menü de verilmektedir. Yemek kuyruğu bir hayli uzun.Ama ne gam Hüseyin ağabey bize pirzola getirmiş.Şaka değil gerçek.Ben böyle beslenmeyi pek tercih etmiyorum,çünkü yarın çıkacağımız 2998 metredeki Dede Göl dağı faaliyetinde olumsuz etki yapabilir.Ancak başka da şansım da yok.El birliğiyle ormandan odun topladık,kocaman bir ateş yaktık, başladık pirzolaları pişirmeye, hepimize yetti, afiyetle midelere indirdik.işimiz bitince ateşimize su dökerek söndürdük.Yaptığımız toplantıda Bursa grubu olarak saat 03:00’da kalkacağız, hazırlıklarımızı tamamlayıp, saat 04:00’de zirve yapmak üzere harekete geçeceğiz.Akşamdan termoslarımıza sıcak su hazırladık.Büyük bir huzur içinde uyku tulumuma girdim ve hemen uyumaya geçtim.03:00 ‘de telefonumun alarmı çaldı.Alışkın olduğumdan hemen kalktım.Çabucak giyindim.Dağa götüreceğim malzemeleri çantama yerleştirdim.kahvaltılılarımı açtım, ortaya peynir ve bal çıkardım.Termosumdaki sıcak suya da çay attım.Bu saatte ne yenir ki bir parça ekmek ile bal yemeye çalıştım,ancak bal genzimi yaktı, vazgeçtim.bir bardak çay içtim, kafa lambamı taktım batonlarımı ayarladım ve yola hazırım.Rıdvan arkadaşım ile çadırlarımız yan yana .Arkadaşım ıkına ıkına giyiniyor.Bir ara inleme sesiyle birlikte yardım istedi. Meğer botlarını giyerken, elini botunun metal aksamına taktırarak kanatmış. Arkadaşlar oraya yara bandı bağladılar ve bu arkadaşımızda yola hazır. İlk çıkan grup biziz, kafa lambalarımız takılı ve tek sıra halinde yürüyüşe başladık, ortalık kapkaranlık. Rota giderek yükselmeye ve yarı çarsak, kayalık bir zemine kaydı. Ekip hızlı hareket ediyor. Kar kulvarına geldiğimizde tozluklarımızı taktık, ortalık aydınlanmaya başladı,bir şanssızlığımız, güneşin önünü bulut kapladığından,doğuşunu göremedik.Yükseldikçe eğirdir gölünü görmeye başladık, dağın bir tarafında da küme küme bulutlar var.sanki bulutların üzerindeyiz.tarif edilemez bir güzellik.zirveye varıyoruz.arkadaşlar fotoğraf çekiyorlar ve manzara seyrediyoruz.Zirvede tam 45 dakika kalıyoruz.Bizden bir saat sonra çıkacak gruba Murat arkadaşımız rehberlik yapıyor.Murat o kadar hızlı ki zirvede bize katılıyor.Diğer gruplarda yavaş yavaş gelmeye başladılar.Biz dönüş yoluna geçtik.Yolda karşılaştığımız diğer sporcular bizi tebrik ediyorlar.Geri dönüş yolunda ki manzara çok ilginç, her türlü giysili ve her yaştan kadınlı erkekli gruplar yollarda.Bazıları şehir kıyafetleri içerisinde, hırkalarıyla veya montlarıyla yollara düşmüşler.Yollar insanla dolu.Kimisi pes etmiş geri dönüyor, kimisi de daha yolun başındayken,bize kaç saatlik yolun kaldığını soruyor.Dönüş benim için daha zor.Dağlardan aşağı inmek her zaman zordur.İnsanın dikkatinin dağıldığı ve en çok kazanın meydana geldiği zamanlardır.Bütün ekip başarıyla zirve yapıyor ve kampa dönüyoruz.Önümüzde bol zamanımız var.
Arkadaşlar güneşli güzel havada yerlere yayılmış,bir şeyler yiyorlar.Bize eşlik eden iki adet evcil köpekte maskotumuz olmuş,elden ele dolaşıyorlar.Yeme içme faslı bitti, ağır hareketlerle herkes çadırını toplamaya koyuldu.Hazırlıklar bitince kamptaki tanıdıklarımızla vedalaşıp, toplam üç adet aracımıza doluşarak Eğirdir’e hareket ediyoruz.Eğirdir çok güzel ilçe,Dünyanın en temiz gölü bu ilçeye hayat veriyor.Eskiden yarımada olan sonradan karaya bağlanarak yarımada olan yere yemek için gittik.Neredeyse herkes göl levreği siparişi verdi.bekle bekle sipariş gelmez, bu arada masaya gelen salatalar,sepet sepet ekmeklerle tükeniyor.Hatta bazı masalara 2. Salata siparişleri de verildi.O salatalar da ekmeklerle tüketildi.Herkes neredeyse tok olmuştu ki, siparişlerde geldi.yeme içme faslından sonra yola koyulduğumuzda saat 16:30 olmuştu.Planlandığı gibi saat 23:00’de herhangi bir sorun yaşanmadan Dede Göl dağı faaliyeti tadı damağımızda evlerimize ulaştık.

Haydar BOZADA
Kaleminden
Gemlik Yaşam Atölyesi Derneği Faaliyeti